Yılmaz Pütün… Yani hepimizin tanıdığı ismiyle Yılmaz Güney… O doğduğunda takvimler 1 Nisan 1931’i gösteriyordu. Ancak babası nüfus cüzdanını 6 yıl sonra alabildiği için doğum tarihi resmi kayıtlara 1 Nisan 1937 olarak geçti.
Adana’nın Yüreğir ilçesine bağlı Yenice’de köylü bir ailenin iki çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Adana’da doğup büyüse de aslen Şanlıurfa Siverekli’diydi.
Ailesi yoksul ve topraksızdı. Yılmaz için sefalet dolu bir hayat doğduğunda başlamıştı. Yaşadığı köyden okula gidebilmek için günde 6 kilometre yürüyordu.
Dördüncü sınıfa geldiğinde annesi ve babası ayrıldı. Küçük Yılmaz ve annesi zor günler geçirecekleri Adana’nın yolunu tuttular.
Bir yandan okuluna devam eden Yılmaz, bir yandan da çalışmak zorundaydı.
Bu yüzden çocukluk yıllarında çobanlıktan pamuk işçiliğine, gazoz ve simit satıcılığına kadar çeşitli işlerde çalıştı.
Yılmaz Güney bir röportajında çocukluk yıllarını şöyle anlatıyordu;
"Adım, zorluklar karşısında eğilmez, umutsuzluğa kapılmaz, yılgınlığa düşmez ve baş eğmez anlamına gelir. Soyadım Pütün ise bir dağ meyvesinin kırılmaz çekirdeği demektir. 1937 yılında, Türkiye'de, bir güney şehri olan Adana'nın Yenice köyünde doğdum. Kürt asıllı, topraksız bir köylü ailenin iki çocuğundan biriyim. Annem dindardı ve okuma yazma bilmezdi. Babam ise okuma yazmayı askerde öğrenmişti. Annem gibi o da hiç okula gitmemişti. Dokuz yaşımdan bu yana hayatımı çalışarak kazandım. İlk işim dana gütmekti."
Yılmaz Pütün’ün sinemaya olan ilgisi de çocuk yaşlarda başladı. Bir gün okuldan çıkıp eve giderken sinema salonunun girişine asılan afişlerden birini gördü. İçeri giren Yılmaz, henüz 12 yaşındayken beyazperdenin büyülü dünyasıyla tanıştı.
Sinema makinistliği yapan komşusunun vasıtasıyla And filmde çalışmaya başladı. Sinemada gösterime girecek olan filmlerin afişlerini sırtlayıp, mahalle mahalle, kasaba kasaba dolaştı.
Film şirketindeki mesaisi bitse de, onun asıl mesaisi hiç bitmiyordu. Bir yandan filmleri izleyen Yılmaz, bir yandan da sinema üzerine kafa yorup bir şeyler karalıyordu.
1957’de Üniversite eğitimi için İstanbul’a geldi. Fakat iktisat bölümü onun hiç ilgisini çekmedi. Sinemayla ilişkisi İstanbul’dayken de hiç kopmadı. Tıpkı Adana’da olduğu gibi İstanbul’da da çeşitli film şirketlerinde çalışmaya devam etti. 1958 yılında Türk sinemasının ünlü yönetmeni Atıf Yılmaz’la çalışmaya başlamasıyla birlikte hayatı değişti. Hem hikayeler yazdı, hem de sinema filmlerinde oynamaya başladı. Yılmaz Güney’in kaleme aldığı hikayeler Atıf Yılmaz’ın dikkatini çekti.
1959’da senaryosunu yazdığı Bu Vatanın Çocukları adlı Atıl Yılmaz filminde rol aldı. Yılmaz Güney adını ilk kez bu filmde kullandı. Çünkü, lise yıllarında yazdığı bir hikayede komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle aranıyordu.
1961'de Atıf Yılmaz'ın "Tatlı Bela" film setinde yönetmen yardımcılığı yapıyordu. Ancak polisler film setine gelerek Yılmaz Güney’i tutukladı.
Mahkemeye çıkartılan Yılmaz Güney, 1,5 yıl ağır hapis cezası ve 6 ay sürgüne mahkum edildi. Bu süreçte Konya’dan çıkması yasaktı ve her akşam polise imza vermesi gerekiyordu.
Yılmaz Güney yıllar sonra verdiği bir röportajında şunları söyleyecekti;
“Öğrenimim yarım kalmıştı. Önümdeki tek yol kendimi hayatın okulunda, hayatın kabul ettiği ve dayattığı öğretmenler aracılığıyla eğitmekti. Öyle yaptım. Kitaplar, sinema, iş, cezaevi, acımasızlık, hayatın katı kuralları, baskılar, kahpelikler, yiğitlikler! Karşılaştığım zorlukları yenmek için direnmek ve kararlılık. Öğretmenlerimden biri ZORDUR.”
#YılmazGüney #YılmazGüneyKimdir #YılmazGüneyHayatı
Watch video YILMAZ GÜNEY KİMDİR? Yeşilçam'ın Çirkin Kralı Yılmaz Güney Aslında Kim? online without registration, duration hours minute second in high quality. This video was added by user Önemli İnsanlar 31 August 2022, don't forget to share it with your friends and acquaintances, it has been viewed on our site 289,54 once and liked it 2 thousand people.